Cumartesi Şubat 12th, 2022

Ikigai – Japonların Uzun Ve Mutlu Yaşam Sırrı

ile Ebubekir Sezer
  • Ikigai: Hep meşgul kalarak mutlu olma anlamına gelir.
  • Hara hachi: Midenin %80’ini doldur anlamına gelir.
  • Belli bir görevi ilk kez yaparak beyninizi çalıştırmaya başlıyorsunuz.
  • Zorluklar zihni ve bedeni aktif kılsa da bedenlerimizin ekrn yaşlanmasını önlemek için yüksek stresli yaşam biçimimizi düzeltmeliyiz.
  • İşte ya da evde oturarak çok fazla zaman geçirmek kas ve solunum zindeliğini azaltmakla kalmıyor aynı zamanda iştahı arttırıyor ve etkinliklere katılma arzusunu engelliyor. Çok oturmak hipertansiyon, dengesiz beslenmeye, kalp damar rahatsızlığına, kemik erimesine ve hatta bazı kanser türlerine bile yol açabiliyor.
  • Erken yaşlarda sağlıklı ve aktif bir yaşam biçimi edinmek çok önemlidir.
  • Hem ruhsal hemde fiziksel olarak daha iyi hissetirecek aktif bir yaşam biçimi yakalayabilirsiniz. Bunun için günlük alışkanlıklarımıza sadece bir kaç unsur eklemek gerekir;
    • İşe yürüyerek gidin ya da her gün en az yirmi dakikalık yürüyüşe çıkın.
    • Asansör yerine ayaklarınızı kullanın, Bu duruşunuz, kaslarınız ve solunum sisteminiz için iyidir.
    • Sosyal etkinliklere veya serbest zaman etkinliklerine katılın. Böylece televizyon önünde çok fazla zaman geçirmezsiniz.
    • Abur cuburunuzu meyveyle değiştirin. Böylece atıştırmak için daha az istek duyarsınız ve sisteminizde daha fazla besleyici unsur olur.
    • Dogru miktarda uyuyun. Yedi ila dokuz saat iyidir, bundan fazlası sizi uyuşuk yapar.
    • Çoçuklarla veya evcil hayvanlarla oynayın ya da bir spor takımına girin. Bu sadece vücüdunuzu güçlendirmekle kalmaz, aynı zamanda hem zihni uyandırır hem de kendinize duydugunuz saygıyı arttırır.
    • Zararlı alışkanlıkları tespit etmek ve bunları daha pozitif alışkanlıklarla değiştirmek için günlük rutininizin bilincinde olun.
  • Bu küçük değişiklikleri yapmak beden ve zihninizi yenilemeyle başlayıp yaşam sürenizi arttırabilir.

  • Bir dalgadan diğer dalgayla kurtulmaya çalışırsak kendimizi sonsuz bir denizde buluruz.” – Zen Ustası
  • Morita’nın mantrasını akılda tutmalıyız: “Şu anda ne yapmaya ihtiyacım var? Hangi eyleme geçmeliyim?
  • Defalarca ne yapıyorsak oyuz. Bu yüzden mükemmellik bir eylem değil, bir alışkanlıktır.” – Aristoteles
  • Akışı yakalamanın 7 yolu;
    • Yapacağınız şeyi bilmek
    • Bunu nasıl yapacağınızı bilmek
    • Bunu ne kadar iyi yağtığınızı bilmek
    • Nereye gideceğinizi bilmek
    • Belli zorlukları algılamak
    • Belli becerileri algılamak
    • Dikkat dağıtıcılardan uzak durmak
  • Albert Einstein “Mutlu bir adam o andan o kadar memnundur ki geleceğe kafa yormaz.” der.
  • Bir akşı yakalama şansını arttırmak ve böylelikle ikigaimizle temasta olmak için dikkat dağıtıcılardan bagımsız zaman ve mekan yaratacak birkaç fikir:
    • Uyanık olduğunuz ilk saat ve yatmadan önce son saat herhangi bir ekrana bakmayın.
    • Akışa kapılmadan önce telefonunuzu kapatın. Bu zaman süresince yapmayı seçtiğiniz işten daha önemli bir şey yok. İşi bu kadar zorlaştırmak istemiyorsanız, “rahatsız etmeyin” seçeneğini aktifleştirin ki acil durumda sadece size en yakın insanlar ulaşabilsinler.
    • Haftanın bir günü, cumartesi ya da pazar, (Wi-Fi olmadan) e-reader ya da MP3 çalar hariç bir günlük teknoloji “orucu” tutun.
    • Her gün bir ya da iki kez e-postanızı kontrol edip yanıtlayın. Bu zamanları ne belirleyin ve buna uyun.
    • Pomodoro Tekniğini deneyin: kendinize bir mutfak zamanlayıcısı alın ve bu esnada tek bir iş üzerinde çalışmaya yoğunlaşın. Pomodoro Tekniğini 25 dakika çalışıp 5 dakika dinlenmeyi hatırlayır ama siz 50 dakika çalışıp 10 dakika dinlenebilirsiniz. Sizin için en iyi olanı bulun, her 25 dakikalık zaman dilimini tamamlamak için disiplinli olmak çok önemlidir.
    • Zevk alacağınız bir ritüelle başlayın ve bir ödülle bitirin.
    • Dikkatinizin dağıldıgını fark ettiğiniz anda zihninizi o ana dönecek şekilde eğitin. Farkındalık ya da başka türlü bir meditasyon üzerinde pratik yapın, yürüyüşe çıkın ya da yüzün, sizi tekrar yoğunlaştıracak neyse onu yapın.
    • Dikkatinizin dağılmayacağı bir yerde çalışın. Bunu evde yapamıyorsanız, kütüphaneye, kafeye ya da işiniz gereği saksafon çalıyorsanız şayet, bir müzik stüdyosuna gidin. Çevrenizin dikkatinizi dağıtmaya devam ettiğini görüyorsanız, dogru yeri buluncaya kadar aramaya devam edin.
    • Her etkinliği ilgili iş gruplarına ayırın ver her grubu kendi yerinde ve zamanında yapın. Mesela, bir dergiye yazı yazıyorsanız, sabah evde not alabilir ve araştırma yapabilir, öğleden sonra kütüphanede yazabilir ve gece kanepede düzeltebilirsiniz.
    • Faturaları göndermek, telefon görüşmeleri yapmak gibi rutin görevleri bir araya toplayın ve hepsini tek seferde yapın.
  • Japonca ögrenmeye başlayan birinin ilk ögrendiği kelime ganbaru‘dur, yani “sonuna kadar direnmek” ya da “kişinin elinden gelenin en iyisini yaparak dik durması” anlamına gelir.

Münzeviler

Dünyadaki bütün sanatçılar  ve bilimciler de güçlü ve belirgin bir ikigaiye sahiptirler. Ölene kadar sevdikleri işi yapıyorlar.

Einstein’ın gözlerini sonsuza dek kapatmadan önce yazdığı son şey evrenin tüm güçlerini tek bir teoriyle birleştirmeye çalıştığı formüldü. Ölüm dçşeğinde bile hala sevdiği şeyi yapıyordu. Bir fizikçi olmasaydı, müzisyen olmaktan mutlu olacağını söylemişti. Fiziğe ya da matematiğe odaklanmadığında, keman çalmaktan keyif alır alırdı. Hem formül yazarken hem de enstrüman çalarken akışa kapılıyordu, ikisi de onun ikigaisiydi ve ona sonsuz haz veriyordu.


  • Mikro akış: sıradan işlerden keyif almak
  • Anlık tatiller: istenilen noktaya meditasyonla ulaşmak
  • En mutlu insanlar en çoğunu elde edenler değildir, Vaktini doğru akışı yakalayarak geçirenlerdir.
  • Yedi kez düş sekiz kez kalk – Japon Özdeyişi
  • Geçmiş ya da gelecekle ilgili endişenlenmek yerine, şu anda olanı takdir etmeliyiz.
  • Roma imparatoru Marcus Aurelius sevdiğimiz şeylerin ağaçtaki yapraklara benzediğini söylemiştir. Ani bir rüzgarla her an düşebilir. Çevremizdeki değişimlerin tesadüfi değil, aslında evrenin özünün bir parçası olduğunu söylemiştir. Bu daha çok bir Budist düşüncesidir.
  • İnsanoğlu kısa ömürlü ve bozulabilir bir şeydir der Senecca.

  • Wabi-sabi çevremizde dünyanın kısa, değişken ve kusurlu doğasının güzelliğini gösteren bir Japon terimidir. Güzelliği mükemmellikte değil, kusurlu ve eksik şeylerde aramalıyız.
  • Ichi-go ichi-e: “Şu anda bir tek bu an var ve bir daha gelmeyecek” olarak çevrilebilir. Arkadaşlar, aile ya da yabancılarla olan buluşmalarda her karşılaşmanın eşsiz olduğunu ve bir daha tekrar edemeyeceklerini hatırlatmak için sık sık söylenir. Böylece anın tadını çıkarmamız, geçmiş veya gelecekle ilgili kaygılanarak kendimizi kaybetmememiz gerektiği anlamına gelir.
  • Ichi-go ichi-e bize ana odaklanmamızı ve hayatın sunduğu her anın tadını çıkarmamızı ögretir. Bu yüzden ikigaimizi bulmak ve onu takip etmek bu kadar önemlidir.
  • Wabi-sabi kusurlu olanın güzelliğini takdir etmenin büyümek için bir fırsat olduğunu ögretir.

Not alınan kelimeler: Flow: The Psychology of Optimal Experience, Takumi Sanatı, Zen Felsefesi, Jiro Dreams of Sushi, Güneşi selamlamak, Tai-chi, Çigong

Kitaba buradan ulaşabilirsiniz.